OKUMA ALIŞKANLIĞININ SINAVLARA ETKİSİ
Okuma alışkanlığı, bir kişinin genel olarak her konuda anlama ve kavrama kapasitesini geliştirir. Okuma alışkanlığı, kişinin düşünme gücünü, zihinsel işlem becerisini artırır. Kavrama, anlama ve çözümleme zihnin bir işlevidir. Vücudumuzun fiziksel gelişimi nasıl ki aldığımız gıdalara bağlı ise, yani, iyi beslendiğimizde sağlıklı bir gelişme ve büyüme süreci yaşarsak, zihnin de beslenmeden gelişemez. Zihin, bilgi ile beslenir. Bilgilenmenin en önemli yollarından birisi okumaktır. Bilgiyi en çok okuma yoluyla ediniriz. Okuma ile bilgilenme zihinsel kapasitemizin artırılması anlamına gelir
Sınav başarısı, her şeyden önce sorulan soruyu doğru ve hızlı bir biçimde kavramayı ve anlamayı gerektirir. Zihinsel kapasitesi gelişmiş bir öğrenci ile daha az gelişmiş bir öğrencinin soruyu anlama hız ve doğruluğu farklı olacaktır. Dolayısıyla, okuma alışkanlığının sınav başarısındaki ilk etkisi soruları doğru ve hızlı anlama konusundadır. Üstelik, bu anlama işlevinin sadece Türkçe ve sosyal nitelikli dersler için değil, en az onlar kadar matematik-fen ağırlıklı dersler için de geçerli olduğu unutulmamalıdır.
Zihnin en önemli parçalarından birisi hafıza (bellek) ve işlevlerinden birisi de hatırlamaktır.Yaptığımız her eylem için beyinde otomatik olarak başvurulan ilk yer hafızadır. Soru(n) çözmek, hafızanın hızla taranmasına ve varsa oradaki bilginin kullanılmasına dayanır. Eğer hafızamızda bu bilgi yoksa soruyu çözemeyiz. Ancak, bu bilginin sadece hafızada olması yetmez bunun hatırlanması da gerekir. Okuma alışkanlığının hafızayı hem yeni bilgilerle besleyen hem de hatırlamayı güçlendiren bir etkisi vardır. Ne kadar hızlı ve doğru hatırlarsanız o kadar hızlı ve doğru soru çözersiniz. Hafıza kaybı anlamına gelen Alzheimer hastalarına kitap okumalarının önerilmesi bu yüzdendir. Okumak, hafızayı güçlendirir. Ayrıca, hafıza sadece bir hatırlama merkezi olarak değil beynin bilgi işlem merkezi gibi de çalışır. Bu açıdan, okuma, hafızayı besleme etkisiyle bilgi işlem kapasitemizi artırır. Bu da sınavda soruyu çözmeye her anlamda olumlu katkıda bulunur. Kısaca, okuma alışkanlığı olan bir öğrenci bir soruyu daha çabuk ve daha doğru anlayacaktır. Daha hızlı ve doğru çözecektir.
Bir beynin gelişmişliği, sahip olunan farklı sayıda sözcük sayısı ile doğru orantılıdır. Daha fazla sayıda sözcüğe sahip bir beyin daha hızlı ve doğru işlem yapar. Okumanın başlıca işlevi kelime dağarcığımızı geliştirmektir. Okuma, kesinlikle dil becerilerini geliştiren bir etkinliktir. Bu nedenle, okuma alışkanlığı sözcük hazinemiz ve dil becerilerimizi geliştirerek de sınav başarımızı doğrudan olumlu biçimde etkiler.
Okuma alışkanlığı için hiçbir zaman geç değildir. Bir arabanın deposuna benzin koymanın arabanın yürümesi açısından hiçbir zaman geç olduğunu söyleyemeyiz. Elbette, alışkanlıkların asıl edinildiği yaşlar çocukluk dönemidir. Ancak, her zaman okuduğumuz her kitap işe yarar ve bu alışkanlığı her dönemde edinebiliriz.
Bu konuda en önemli rol önce anne ve babalara sonra da öğretmenlere düşmektedir. Evde bir kitaplık, okul öncesi bebeklik ve çocukluk döneminde çocuğuna kitap okumak, oyuncakları arasına kitapları koymak, onu kitapçıya, kütüphaneye götürmek-üye yapmak, kitap okuduğu için onu övmek, okuyarak çocuklarına model olmak, ödül olarak zaman zaman onlara kitap hediye etmek, onlarla okudukları kitaplar hakkında konuşmak, televizyon izlemek-bilgisayar kullanmak ve okuma arasında bir denge kurmalarına yardımcı olmak anne babaların yapabilecekleri doğrular arasındadır.
Benzer biçimde öğretmeler öğrencilerin okuma ilgilerini doğru ve zamanında keşfetmeli, izlemeli ve desteklemelidir. Anne ve babadan sonra model olma işlevi öğretmene geçer. Okuyan, kütüphane kullanan bir öğretmen modelinin öğrencilerin okuma alışkanlığı edinmelerinde büyük etkisi olacaktır. Sınıfta güzel edebiyat eserlerini ders havası dışında okumak ve üzerinde konuşmak, okuyan öğrencileri övmek, ödüllendirmek, onlar için doğru ve nitelikli eserler seçmek, sınıf kitaplığı ve okul kütüphanesi oluşturmak, okumaya dayalı etkinlikler yapmak, bu konuda veli ile sıkı bir işbirliğine gitmek yapılabilecekler arasındadır.
Kütüphanecilerimizin bir toplumda okuma alışkanlığı yaratmadaki rolleri tezlere konu olmuş ve olmaktadır. Kütüphanelerde uygun, çekici okuma ortamları yaratmak, çocuklara okuma konusunda rehberlik etmek, zengin, ilgi çekici, yaşayan dermeler oluşturmak, model olmak, okuma ile ilgili yaratıcı-yenilikçi etkinlikler gerçekleştirmek vb. sayabileceğimiz daha pek çok şey vardır yapabilecekleri.
Öğrenciler de her gün, süresi hiç önemli değildir, beş dakika, yarım saat, bir saat kitap okumalıdırlar. Sıkıldıklarında bırakabilirler. Hoşlarına giden konularda ve türlerde okumalıdırlar. Otobüste, okulda, durakta, evde, tatilde her yerde okumalıdırlar. Bundan zevk almaya çalışmalıdırlar. Çünkü okumak son derece zevkli bir şeydir. Başlangıçta bunu anlamasalar da bir süre sonra mutlaka bu zevki tadacaklardır. Okuduklarını mutlaka arkadaşları ile paylaşmalıdırlar. Okul ve halk kütüphanelerine üye olmalıdırlar. Kitapçı ziyaretleri yapmalı, kitap fuarı, yazar söyleşilerine katılmalıdırlar. Genel olarak sosyal yaşamı güçlü öğrencilerin daha çok okudukları bilinmektedir. Sinema, tiyatro, konser, konferans, folklor, spor gibi sosyal etkinlikleri bolca gerçekleştirmelidirler. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu ile okuma arasında zamanlarını dengeli biçimde paylaştırmalıdırlar. Televizyon izlemede seçici olmalıdırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder