7 Kasım 2017 Salı

Kitaplar Hakkında Duymadıklarınız

KİTAPLAR HAKKINDA BİLİNMEYENLER

1.Dünyanın En Uzun Cümlesi

  Fransız yazar Victor 
Hugo’nun, 1862 yılında yazdığı Sefiller adlı romanı, en önemli dünya klasikleri kitapları arasında yer almaktadır. Romantik akımının öncülerinden Victor Hugo tarafından kaleme alınan Sefiller; birçok filme, tiyatroya ve müzikale konu oldu. Milli Eğitim Bakanlığının ortaöğretim öğrencilerine önerdiği, 100 temel eser arasında yer alan kitabın enler arasına girmesini sağlayan bir özelliği bulunuyor. Kitabın üçüncü bölümünde, üç sayfa süren bir cümle var ki oku oku bitmiyor. Tam 823 kelimeden oluşan bu cümle, şimdiye kadar yazılmış en uzun cümle olarak kabul ediliyor.

2.Dünyanın En Küçük Kitabı

   Dünyanın en küçük kitabı olan Dört Mevsim Çiçekleri, 22 sayfadan oluşuyor. 0,75 X 0,75 milimetre ebatında olan kitap, bu boyutlarıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye hak kazanmış. Japonya’daki Toppan Yayınevi tarafından basılan kitap, şu anda Azerbaycan’da bulunuyor. Bu kitabı okuyabilmeniz için elbette özel bir mikroskoba veya merceğe ihtiyacınız var.



3.Dünyanın En Uzun Romanı

  Şimdiye kadar yazılmış en uzun roman 13.095 sayfadan oluşuyor. 1649 ve 1653 yılları arasında yayınlanan Artamène ou le Grand Cyrus isimli kitap, 10 ciltten oluşuyor ve toplamda 2 milyona yakın kelime içeriyor. Fransız yazarlar Madeleine de Scudéry ve Georges de Scudéry tarafından kaleme alınan eser, bugüne kadar yazılmış en uzun roman unvanına sahip.


4.En Çok Yabancı Dile Çevirilen Kitap

  Antoine de Saint-Exupéry’in 1943 yılında yayınladığı Küçük Prens’i sanırım okumayanımız yoktur. Tüm zamanların en çok okunan ve en iyi kitaplarıarasında yer alan Küçük Prens, aynı zamanda Le Monde’un Yüzyılın 100 Kitabı listesinde yer alıyor. 7’den 70’e herkese hitap eden kitap, şimdiye kadar 253 ayrı dil ve lehçeye çevrildi. Küçük Prens’i ise yine bir masal kitabı olan Pinokyo takip ediyor.



5.Dünyada Eserleri En Fazla Çevirilen Yazar

  UNESCO’nun hazırladığı listeye göre, eserleri en çok çevrilen yazar Agatha Christie’dir. Oluşturduğu dedektif Hercule Poirot karakteri ile, nefesleri kesen polisiye romanları yazan Christie’nin kitapları dünyanın hemen her yerinde okunuyor. UNESCO’nun 1932 yılından bu yana oluşturduğu veritabanına göre, Agatha Christie kitaplarının toplamda 7233 çevirisiyapılmıştır. Burada oluşabilecek bir yanlış anlamanın altını çizmeden geçmeyelim. 7233 sayısı çevrilen dilleri değil, kitapların kaç farklı şekilde çevrildiğini ifade ediyor. Örneğin aynı kitabın farklı kişilerce çevirisi yapılmış, Türkçe basımlarını bulabildiğimiz gibi.


6.İlk Kitapların Kapağında Yazar Adı Yoktu

  Kendinize okumak için bir kitap seçerken belli kriterleriniz olmalıdır. Ya birileri önermiştir ya da adını çok fazla duymuşsunuzdur. Ancak bir kitabın tercih edilmesindeki en önemli faktör yazarıdır. Hani deriz ya, filanca yazar ne yazsa okurum diye… Çünkü o yazarın kalemini biliyor ve güzelliğinden artık emin olmuşsunuzdur. Bir kitabı seçerken de direkt kapağında yazan, yazarına bakarız. Ancak ilk basılan kitaplarda durum böyle değilmiş. En eski kitapların kapaklarında yazarlarının adına yer verilmiyormuş.




Kitap Okumanın Sınavlara Etkisi

  OKUMA ALIŞKANLIĞININ SINAVLARA ETKİSİ

  Okuma alışkanlığı, bir kişinin genel olarak her konuda anlama ve kavrama kapasitesini geliştirir. Okuma alışkanlığı, kişinin düşünme gücünü, zihinsel işlem becerisini artırır. Kavrama, anlama ve çözümleme zihnin bir işlevidir. Vücudumuzun fiziksel gelişimi nasıl ki aldığımız gıdalara bağlı ise, yani, iyi beslendiğimizde sağlıklı bir gelişme ve büyüme süreci yaşarsak, zihnin de beslenmeden gelişemez. Zihin, bilgi ile beslenir. Bilgilenmenin en önemli yollarından birisi okumaktır. Bilgiyi en çok okuma yoluyla ediniriz. Okuma ile bilgilenme zihinsel kapasitemizin artırılması anlamına gelir
  Sınav başarısı, her şeyden önce sorulan soruyu doğru ve hızlı bir biçimde kavramayı ve anlamayı gerektirir. Zihinsel kapasitesi gelişmiş bir öğrenci ile daha az gelişmiş bir öğrencinin soruyu anlama hız ve doğruluğu farklı olacaktır. Dolayısıyla, okuma alışkanlığının sınav başarısındaki ilk etkisi soruları doğru ve hızlı anlama konusundadır. Üstelik, bu anlama işlevinin sadece Türkçe ve sosyal nitelikli dersler için değil, en az onlar kadar matematik-fen ağırlıklı dersler için de geçerli olduğu unutulmamalıdır.
  Zihnin en önemli parçalarından birisi hafıza (bellek) ve işlevlerinden birisi de hatırlamaktır.Yaptığımız her eylem için beyinde otomatik olarak başvurulan ilk yer hafızadır. Soru(n) çözmek, hafızanın hızla taranmasına ve varsa oradaki bilginin kullanılmasına dayanır. Eğer hafızamızda bu bilgi yoksa soruyu çözemeyiz. Ancak, bu bilginin sadece hafızada olması yetmez bunun hatırlanması da gerekir. Okuma alışkanlığının hafızayı hem yeni bilgilerle besleyen hem de hatırlamayı güçlendiren bir etkisi vardır. Ne kadar hızlı ve doğru hatırlarsanız o kadar hızlı ve doğru soru çözersiniz. Hafıza kaybı anlamına gelen Alzheimer hastalarına kitap okumalarının önerilmesi bu yüzdendir. Okumak, hafızayı güçlendirir. Ayrıca, hafıza sadece bir hatırlama merkezi olarak değil beynin bilgi işlem merkezi gibi de çalışır. Bu açıdan, okuma, hafızayı besleme etkisiyle bilgi işlem kapasitemizi artırır. Bu da sınavda soruyu çözmeye her anlamda olumlu katkıda bulunur. Kısaca, okuma alışkanlığı olan bir öğrenci bir soruyu daha çabuk ve daha doğru anlayacaktır. Daha hızlı ve doğru çözecektir.


  Somut olarak söylemek gerekirse, yapılan araştırmalar, okuma alışkanlığının eğitimde genel olarak başarıyı %35 civarında artırdığını ortaya koymaktadır. Her soruda %35 zaman kazandığımızı düşünürsek, bunun bir sınavda ne kadar büyük bir anlam taşıdığını anlayabiliriz. Ankara’da 2013 yılında 8. sınıf öğrencileri üzerine yaptığımız bir araştırma sonuçları da bunu destekler niteliktedir. (İpek Şencan ile birlikte, 2012 Hacettepe Üniversitesi BBY yayını Gülbün Baydur’a Armağan kitabı içinde) Araştırmamızda, öğrencilerin okul başarı notu ve teşekkür-takdirname belgesi almaları ile okuma alışkanlığı arasında doğru orantılı bir ilişki saptanmıştır. Okuma alışkanlığı artıkça öğrencilerin akademik ortalamaları ve teşekkür-takdirname belgesi alma oranları da yükselmektedir. Bu ilişkiyi pekala sınav başarısı için de düşünebiliriz. 
  Bir beynin gelişmişliği, sahip olunan farklı sayıda sözcük sayısı ile doğru orantılıdır. Daha fazla sayıda sözcüğe sahip bir beyin daha hızlı ve doğru işlem yapar. Okumanın başlıca işlevi kelime dağarcığımızı geliştirmektir. Okuma, kesinlikle dil becerilerini geliştiren bir etkinliktir. Bu nedenle, okuma alışkanlığı sözcük hazinemiz ve dil becerilerimizi geliştirerek de sınav başarımızı doğrudan olumlu biçimde etkiler.
  Okuma alışkanlığı için hiçbir zaman geç değildir. Bir arabanın deposuna benzin koymanın arabanın yürümesi açısından hiçbir zaman geç olduğunu söyleyemeyiz. Elbette, alışkanlıkların asıl edinildiği yaşlar çocukluk dönemidir. Ancak, her zaman okuduğumuz her kitap işe yarar ve bu alışkanlığı her dönemde edinebiliriz.
  Bu konuda en önemli rol önce anne ve babalara sonra da öğretmenlere düşmektedir. Evde bir kitaplık, okul öncesi bebeklik ve çocukluk döneminde çocuğuna kitap okumak, oyuncakları arasına kitapları koymak, onu kitapçıya, kütüphaneye götürmek-üye yapmak, kitap okuduğu için onu övmek, okuyarak çocuklarına model olmak, ödül olarak zaman zaman onlara kitap hediye etmek, onlarla okudukları kitaplar hakkında konuşmak, televizyon izlemek-bilgisayar kullanmak ve okuma arasında bir denge kurmalarına yardımcı olmak anne babaların yapabilecekleri doğrular arasındadır.
  Benzer biçimde öğretmeler öğrencilerin okuma ilgilerini doğru ve zamanında keşfetmeli, izlemeli ve desteklemelidir. Anne ve babadan sonra model olma işlevi öğretmene geçer. Okuyan, kütüphane kullanan bir öğretmen modelinin öğrencilerin okuma alışkanlığı edinmelerinde büyük etkisi olacaktır. Sınıfta güzel edebiyat eserlerini ders havası dışında okumak ve üzerinde konuşmak, okuyan öğrencileri övmek, ödüllendirmek, onlar için doğru ve nitelikli eserler seçmek, sınıf kitaplığı ve okul kütüphanesi oluşturmak, okumaya dayalı etkinlikler yapmak, bu konuda veli ile sıkı bir işbirliğine gitmek yapılabilecekler arasındadır.
  Kütüphanecilerimizin bir toplumda okuma alışkanlığı yaratmadaki rolleri tezlere konu olmuş ve olmaktadır. Kütüphanelerde uygun, çekici okuma ortamları yaratmak, çocuklara okuma konusunda rehberlik etmek, zengin, ilgi çekici, yaşayan dermeler oluşturmak, model olmak, okuma ile ilgili yaratıcı-yenilikçi etkinlikler gerçekleştirmek vb. sayabileceğimiz daha pek çok şey vardır yapabilecekleri.
   Öğrenciler de her gün, süresi hiç önemli değildir, beş dakika, yarım saat, bir saat kitap okumalıdırlar. Sıkıldıklarında bırakabilirler. Hoşlarına giden konularda ve türlerde okumalıdırlar. Otobüste, okulda, durakta, evde, tatilde her yerde okumalıdırlar. Bundan zevk almaya çalışmalıdırlar. Çünkü okumak son derece zevkli bir şeydir. Başlangıçta bunu anlamasalar da bir süre sonra mutlaka bu zevki tadacaklardır. Okuduklarını mutlaka arkadaşları ile paylaşmalıdırlar. Okul ve halk kütüphanelerine üye olmalıdırlar. Kitapçı ziyaretleri yapmalı, kitap fuarı, yazar söyleşilerine katılmalıdırlar. Genel olarak sosyal yaşamı güçlü öğrencilerin daha çok okudukları bilinmektedir. Sinema, tiyatro, konser, konferans, folklor, spor gibi sosyal etkinlikleri bolca gerçekleştirmelidirler. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu ile okuma arasında zamanlarını dengeli biçimde paylaştırmalıdırlar. Televizyon izlemede seçici olmalıdırlar.

6 Kasım 2017 Pazartesi

Kitap Okumanın Bize Kazandırdıkları

KİTAP OKUMANIN BİZE KAZANDIRDIKLARI


   Bir insanın kelime hazinesi ne kadar genişse, anlayışı o kadar yüksektir. Bir öğrenci tarihle ilgili birkaç roman okumuşsa sonraki zamanlarda, tarihi içerikli konuşmalar olduğunda konu ile ilgili terimleri hemen kavrayacaktır. Bunun yanında, şu da unutulmamalıdır ki insan hangi organını çalıştırırsa o organı gelişir, kuvvetlenir. Güreş yapanın ensesi kalınlaşır, basketbol oynayanın boyu uzar, halter kaldıranın pazıları gelişir. Kitap okuyanın da beyni gelişir.
Kitap Okumanın Yararları
 Okumak,  doğduğu andan itibaren birçok eğitim süreci geçiren insan için en kolay ve en  etkili öğrenme yoludur. Sahip oldukları bilgilerin %60’ını bu yolu kullanarak  edinen gelişmiş ülke toplumları, günümüzde daha fazla okuma alışkanlığına sahip  olmanın sağladığı avantajları her alanda yaşamaktadırlar. Geri kalmış  toplumların karşılaştıkları sorunların bir çoğunun kaynağında ise eğitimsizlik  yer almaktadır. Bu toplumlarda kişiler, okuyarak geçirebilecekleri zamanları  çoğunlukla yararsız uğraşılarla geçirmektedirler. Oysa okuma alışkanlığı  öncelikle kişilerin kendisi için edinilmesi mutlaka gereken bir  alışkanlıktır.                                                                 
Kitap Okuyan ve Okumayan Öğrenciler Deneyi
  Gelişen beyin her şeyi daha çabuk kavrar. Bir Japon eğitimci şöyle bir deney yapar: ‘Otuz öğrenciye bir ay boyunca matematik dersi verdirir. Sonunda sınav yapar öğrenciler eşittir. Öğrencileri ikiye ayırır. Bir gruba kitap okutur, diğer gruba spor yaptırır. Bir ay sonra bunları aynı sınıfta toplayarak, kimyadan ilk defa gördükleri bir konuyu anlatır. Ders sonunda sınav yapar, kitap okuyanların çoğunluğu spor yapanlara oranla daha başarılıdır.
Bu deneyin sonucunda kitap okumanın önemini bir kez daha kavrıyoruz. Her kitap insanın dağarcığında onlarca kelime bırakır. Demek ki çok kitap okuyanın başarılı olma şansı, daha yüksektir. İdeal olan haftada bir kitap bitirmektir. Ama hiç olmazsa ayda bir kitap mutlaka okunmalıdır.
Kitap Okumanın Önemiyle İlgili Sözler
Bilgi çağında yaşıyoruz. Başarının en önemli kaynağı bilgidir.
Bacon: ‘Bilgi, güçtür.’ der.
Ülkeleri yönetenler hep okumuş, bilgili ve başarılı insanlardır. Başarılı yazarlar, ömürlerinin yarısını okuyarak geçirmişlerdir. Onun için okuma alışkanlığı edinmemiz gerekir. Kahvelerde, meyhanelerde vakit öldüren insanların çoğu, okuma alışkanlığı edinememiş kimselerdir.
Voltaire: ‘Okuma, ruhu yüceltir.’ demiş.
Dilimiz, ancak edebiyat üstatlarının eserlerini okumakla zenginleşir. Büyük adamların eserlerini okumalıyız. Bu sayede hem düşünceleriniz gelişir, hem de ifade yeteneğiniz güzelleşir.
Dale Carnegie: ‘Her gün yirmi otuz sayfa okumakla kısa bir zaman içinde kültürünüzü yükseltip kitaplıklar devretmiş olursunuz. Kitap okuduğunuz zaman bir tek kelimeyi bile anlamadan geçmeyiniz, sözlüğünüz daima yanınızda bulunsun.’ diyor.
Okumayan insan, zihnini çalıştırmıyor, fikir jimnastiği yapmıyor demektir. Bir kitap veya yazı okuduğumuz zaman, onu kaleme alan yazarla sohbete dalmış oluruz. Okuduğumuz metin, bize yazarın düşüncelerini söyler; biz de o fikirleri zihnimizde tartarız, kabul veya reddederiz ki böylece biz de düşünmeye başlarız.
Okuma, düşünceyi besleyip düşünme yeteneğimizi geliştirir ve kelime hazinemizi genişletir. Okuma sayesinde konuşma kabiliyetimiz gelişir, düzgün ve güzel konuşur, güzel yazar hale geliriz.
Okuma gaye değil, araçtır. Okumanın sonunda bilgi edinmeli, faydalı şeyler öğrenmelidir. Okuduğumuz metin tarih ise günümüze ışık tutmalıdır; ahlak kitabı okuyorsak davranışlarımız düzelmelidir. Okuduğumuz bilgilerden faydalanmalıyız ve onları hayata tatbik etmeliyiz; aksi halde marangozluk kitabı okuduğu halde hiçbir şey yapamayan adama benzeriz.
Goethe: “Okumayı öğrenme, sanatların en gücüdür.” der.
Gerçekten de okuma alışkanlığı edinebilmek zordur. Hele televizyonların insanı haber, film, şov bombardımanına tuttuğu günümüzde okuya bilmek, sanatların en zorudur, fakat en güzelidir. TV seyreden insan pasiftir resimler süratle gözünün önünden geçer ve düşünmek için yakıt bulamaz. Kitap öyle değildir; istediğiniz yerde okumayı bırakıp okuduklarınız üzerine düşünebilirsiniz.
Kitap Okumanın Yararları Nelerdir?
  Okuyarak  olayların ve gelişmelerin iç yüzünü öğrenen bir kişi, öncelikle kendine olan  güvenini artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce ufkunu geliştirip, geniş bir görüş  açısı sağlayarak, olayları inceleme yeteneği kazandırır. Ayrıca okuyan  kişiler çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip  oldukları için, hikmetli ve etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki  de uyandırırlar. Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirmekte, kişiye daha  sosyal bir karakter kazandırmaktadır. Dahası, geniş kelime dağarcığı, insanın  daha fazla kavramla düşünebilmesini de sağlar. Yani düşünce kapasitesini ve  kültür düzeyini artırır. Boş zamanlarını, çoğu zaman hiçbir yararlı bilgi  aktarmayan televizyon karşısında geçirmek yerine kitap okuyarak değerlendiren bu  kişiler, edindikleri bilgi ve kültür sonucunda aynı zamanda toplum içinde etkin  bir kişiliğe sahip olurlar. Tüm bu özellikler, kişilerin öncelikle kendileri  için okumaları gerektiğinin çok önemli bir göstergesidir. Okuyarak kendini  geliştiren kişiler ise elbette çevrelerinde gelişen olaylara da hakim olacak ve  toplum içinde eğitim seviyesinde zamanla bir ilerleme  sağlanacaktır.

Kitaplar Hakkında Duymadıklarınız

KİTAPLAR HAKKINDA BİLİNMEYENLER 1.Dünyanın En Uzun Cümlesi   Fransız yazar  Victor  Hugo’nun , 1862 yılında yazdığı  Sefiller  a...