7 Kasım 2017 Salı

Kitaplar Hakkında Duymadıklarınız

KİTAPLAR HAKKINDA BİLİNMEYENLER

1.Dünyanın En Uzun Cümlesi

  Fransız yazar Victor 
Hugo’nun, 1862 yılında yazdığı Sefiller adlı romanı, en önemli dünya klasikleri kitapları arasında yer almaktadır. Romantik akımının öncülerinden Victor Hugo tarafından kaleme alınan Sefiller; birçok filme, tiyatroya ve müzikale konu oldu. Milli Eğitim Bakanlığının ortaöğretim öğrencilerine önerdiği, 100 temel eser arasında yer alan kitabın enler arasına girmesini sağlayan bir özelliği bulunuyor. Kitabın üçüncü bölümünde, üç sayfa süren bir cümle var ki oku oku bitmiyor. Tam 823 kelimeden oluşan bu cümle, şimdiye kadar yazılmış en uzun cümle olarak kabul ediliyor.

2.Dünyanın En Küçük Kitabı

   Dünyanın en küçük kitabı olan Dört Mevsim Çiçekleri, 22 sayfadan oluşuyor. 0,75 X 0,75 milimetre ebatında olan kitap, bu boyutlarıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye hak kazanmış. Japonya’daki Toppan Yayınevi tarafından basılan kitap, şu anda Azerbaycan’da bulunuyor. Bu kitabı okuyabilmeniz için elbette özel bir mikroskoba veya merceğe ihtiyacınız var.



3.Dünyanın En Uzun Romanı

  Şimdiye kadar yazılmış en uzun roman 13.095 sayfadan oluşuyor. 1649 ve 1653 yılları arasında yayınlanan Artamène ou le Grand Cyrus isimli kitap, 10 ciltten oluşuyor ve toplamda 2 milyona yakın kelime içeriyor. Fransız yazarlar Madeleine de Scudéry ve Georges de Scudéry tarafından kaleme alınan eser, bugüne kadar yazılmış en uzun roman unvanına sahip.


4.En Çok Yabancı Dile Çevirilen Kitap

  Antoine de Saint-Exupéry’in 1943 yılında yayınladığı Küçük Prens’i sanırım okumayanımız yoktur. Tüm zamanların en çok okunan ve en iyi kitaplarıarasında yer alan Küçük Prens, aynı zamanda Le Monde’un Yüzyılın 100 Kitabı listesinde yer alıyor. 7’den 70’e herkese hitap eden kitap, şimdiye kadar 253 ayrı dil ve lehçeye çevrildi. Küçük Prens’i ise yine bir masal kitabı olan Pinokyo takip ediyor.



5.Dünyada Eserleri En Fazla Çevirilen Yazar

  UNESCO’nun hazırladığı listeye göre, eserleri en çok çevrilen yazar Agatha Christie’dir. Oluşturduğu dedektif Hercule Poirot karakteri ile, nefesleri kesen polisiye romanları yazan Christie’nin kitapları dünyanın hemen her yerinde okunuyor. UNESCO’nun 1932 yılından bu yana oluşturduğu veritabanına göre, Agatha Christie kitaplarının toplamda 7233 çevirisiyapılmıştır. Burada oluşabilecek bir yanlış anlamanın altını çizmeden geçmeyelim. 7233 sayısı çevrilen dilleri değil, kitapların kaç farklı şekilde çevrildiğini ifade ediyor. Örneğin aynı kitabın farklı kişilerce çevirisi yapılmış, Türkçe basımlarını bulabildiğimiz gibi.


6.İlk Kitapların Kapağında Yazar Adı Yoktu

  Kendinize okumak için bir kitap seçerken belli kriterleriniz olmalıdır. Ya birileri önermiştir ya da adını çok fazla duymuşsunuzdur. Ancak bir kitabın tercih edilmesindeki en önemli faktör yazarıdır. Hani deriz ya, filanca yazar ne yazsa okurum diye… Çünkü o yazarın kalemini biliyor ve güzelliğinden artık emin olmuşsunuzdur. Bir kitabı seçerken de direkt kapağında yazan, yazarına bakarız. Ancak ilk basılan kitaplarda durum böyle değilmiş. En eski kitapların kapaklarında yazarlarının adına yer verilmiyormuş.




Kitap Okumanın Sınavlara Etkisi

  OKUMA ALIŞKANLIĞININ SINAVLARA ETKİSİ

  Okuma alışkanlığı, bir kişinin genel olarak her konuda anlama ve kavrama kapasitesini geliştirir. Okuma alışkanlığı, kişinin düşünme gücünü, zihinsel işlem becerisini artırır. Kavrama, anlama ve çözümleme zihnin bir işlevidir. Vücudumuzun fiziksel gelişimi nasıl ki aldığımız gıdalara bağlı ise, yani, iyi beslendiğimizde sağlıklı bir gelişme ve büyüme süreci yaşarsak, zihnin de beslenmeden gelişemez. Zihin, bilgi ile beslenir. Bilgilenmenin en önemli yollarından birisi okumaktır. Bilgiyi en çok okuma yoluyla ediniriz. Okuma ile bilgilenme zihinsel kapasitemizin artırılması anlamına gelir
  Sınav başarısı, her şeyden önce sorulan soruyu doğru ve hızlı bir biçimde kavramayı ve anlamayı gerektirir. Zihinsel kapasitesi gelişmiş bir öğrenci ile daha az gelişmiş bir öğrencinin soruyu anlama hız ve doğruluğu farklı olacaktır. Dolayısıyla, okuma alışkanlığının sınav başarısındaki ilk etkisi soruları doğru ve hızlı anlama konusundadır. Üstelik, bu anlama işlevinin sadece Türkçe ve sosyal nitelikli dersler için değil, en az onlar kadar matematik-fen ağırlıklı dersler için de geçerli olduğu unutulmamalıdır.
  Zihnin en önemli parçalarından birisi hafıza (bellek) ve işlevlerinden birisi de hatırlamaktır.Yaptığımız her eylem için beyinde otomatik olarak başvurulan ilk yer hafızadır. Soru(n) çözmek, hafızanın hızla taranmasına ve varsa oradaki bilginin kullanılmasına dayanır. Eğer hafızamızda bu bilgi yoksa soruyu çözemeyiz. Ancak, bu bilginin sadece hafızada olması yetmez bunun hatırlanması da gerekir. Okuma alışkanlığının hafızayı hem yeni bilgilerle besleyen hem de hatırlamayı güçlendiren bir etkisi vardır. Ne kadar hızlı ve doğru hatırlarsanız o kadar hızlı ve doğru soru çözersiniz. Hafıza kaybı anlamına gelen Alzheimer hastalarına kitap okumalarının önerilmesi bu yüzdendir. Okumak, hafızayı güçlendirir. Ayrıca, hafıza sadece bir hatırlama merkezi olarak değil beynin bilgi işlem merkezi gibi de çalışır. Bu açıdan, okuma, hafızayı besleme etkisiyle bilgi işlem kapasitemizi artırır. Bu da sınavda soruyu çözmeye her anlamda olumlu katkıda bulunur. Kısaca, okuma alışkanlığı olan bir öğrenci bir soruyu daha çabuk ve daha doğru anlayacaktır. Daha hızlı ve doğru çözecektir.


  Somut olarak söylemek gerekirse, yapılan araştırmalar, okuma alışkanlığının eğitimde genel olarak başarıyı %35 civarında artırdığını ortaya koymaktadır. Her soruda %35 zaman kazandığımızı düşünürsek, bunun bir sınavda ne kadar büyük bir anlam taşıdığını anlayabiliriz. Ankara’da 2013 yılında 8. sınıf öğrencileri üzerine yaptığımız bir araştırma sonuçları da bunu destekler niteliktedir. (İpek Şencan ile birlikte, 2012 Hacettepe Üniversitesi BBY yayını Gülbün Baydur’a Armağan kitabı içinde) Araştırmamızda, öğrencilerin okul başarı notu ve teşekkür-takdirname belgesi almaları ile okuma alışkanlığı arasında doğru orantılı bir ilişki saptanmıştır. Okuma alışkanlığı artıkça öğrencilerin akademik ortalamaları ve teşekkür-takdirname belgesi alma oranları da yükselmektedir. Bu ilişkiyi pekala sınav başarısı için de düşünebiliriz. 
  Bir beynin gelişmişliği, sahip olunan farklı sayıda sözcük sayısı ile doğru orantılıdır. Daha fazla sayıda sözcüğe sahip bir beyin daha hızlı ve doğru işlem yapar. Okumanın başlıca işlevi kelime dağarcığımızı geliştirmektir. Okuma, kesinlikle dil becerilerini geliştiren bir etkinliktir. Bu nedenle, okuma alışkanlığı sözcük hazinemiz ve dil becerilerimizi geliştirerek de sınav başarımızı doğrudan olumlu biçimde etkiler.
  Okuma alışkanlığı için hiçbir zaman geç değildir. Bir arabanın deposuna benzin koymanın arabanın yürümesi açısından hiçbir zaman geç olduğunu söyleyemeyiz. Elbette, alışkanlıkların asıl edinildiği yaşlar çocukluk dönemidir. Ancak, her zaman okuduğumuz her kitap işe yarar ve bu alışkanlığı her dönemde edinebiliriz.
  Bu konuda en önemli rol önce anne ve babalara sonra da öğretmenlere düşmektedir. Evde bir kitaplık, okul öncesi bebeklik ve çocukluk döneminde çocuğuna kitap okumak, oyuncakları arasına kitapları koymak, onu kitapçıya, kütüphaneye götürmek-üye yapmak, kitap okuduğu için onu övmek, okuyarak çocuklarına model olmak, ödül olarak zaman zaman onlara kitap hediye etmek, onlarla okudukları kitaplar hakkında konuşmak, televizyon izlemek-bilgisayar kullanmak ve okuma arasında bir denge kurmalarına yardımcı olmak anne babaların yapabilecekleri doğrular arasındadır.
  Benzer biçimde öğretmeler öğrencilerin okuma ilgilerini doğru ve zamanında keşfetmeli, izlemeli ve desteklemelidir. Anne ve babadan sonra model olma işlevi öğretmene geçer. Okuyan, kütüphane kullanan bir öğretmen modelinin öğrencilerin okuma alışkanlığı edinmelerinde büyük etkisi olacaktır. Sınıfta güzel edebiyat eserlerini ders havası dışında okumak ve üzerinde konuşmak, okuyan öğrencileri övmek, ödüllendirmek, onlar için doğru ve nitelikli eserler seçmek, sınıf kitaplığı ve okul kütüphanesi oluşturmak, okumaya dayalı etkinlikler yapmak, bu konuda veli ile sıkı bir işbirliğine gitmek yapılabilecekler arasındadır.
  Kütüphanecilerimizin bir toplumda okuma alışkanlığı yaratmadaki rolleri tezlere konu olmuş ve olmaktadır. Kütüphanelerde uygun, çekici okuma ortamları yaratmak, çocuklara okuma konusunda rehberlik etmek, zengin, ilgi çekici, yaşayan dermeler oluşturmak, model olmak, okuma ile ilgili yaratıcı-yenilikçi etkinlikler gerçekleştirmek vb. sayabileceğimiz daha pek çok şey vardır yapabilecekleri.
   Öğrenciler de her gün, süresi hiç önemli değildir, beş dakika, yarım saat, bir saat kitap okumalıdırlar. Sıkıldıklarında bırakabilirler. Hoşlarına giden konularda ve türlerde okumalıdırlar. Otobüste, okulda, durakta, evde, tatilde her yerde okumalıdırlar. Bundan zevk almaya çalışmalıdırlar. Çünkü okumak son derece zevkli bir şeydir. Başlangıçta bunu anlamasalar da bir süre sonra mutlaka bu zevki tadacaklardır. Okuduklarını mutlaka arkadaşları ile paylaşmalıdırlar. Okul ve halk kütüphanelerine üye olmalıdırlar. Kitapçı ziyaretleri yapmalı, kitap fuarı, yazar söyleşilerine katılmalıdırlar. Genel olarak sosyal yaşamı güçlü öğrencilerin daha çok okudukları bilinmektedir. Sinema, tiyatro, konser, konferans, folklor, spor gibi sosyal etkinlikleri bolca gerçekleştirmelidirler. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu ile okuma arasında zamanlarını dengeli biçimde paylaştırmalıdırlar. Televizyon izlemede seçici olmalıdırlar.

6 Kasım 2017 Pazartesi

Kitap Okumanın Bize Kazandırdıkları

KİTAP OKUMANIN BİZE KAZANDIRDIKLARI


   Bir insanın kelime hazinesi ne kadar genişse, anlayışı o kadar yüksektir. Bir öğrenci tarihle ilgili birkaç roman okumuşsa sonraki zamanlarda, tarihi içerikli konuşmalar olduğunda konu ile ilgili terimleri hemen kavrayacaktır. Bunun yanında, şu da unutulmamalıdır ki insan hangi organını çalıştırırsa o organı gelişir, kuvvetlenir. Güreş yapanın ensesi kalınlaşır, basketbol oynayanın boyu uzar, halter kaldıranın pazıları gelişir. Kitap okuyanın da beyni gelişir.
Kitap Okumanın Yararları
 Okumak,  doğduğu andan itibaren birçok eğitim süreci geçiren insan için en kolay ve en  etkili öğrenme yoludur. Sahip oldukları bilgilerin %60’ını bu yolu kullanarak  edinen gelişmiş ülke toplumları, günümüzde daha fazla okuma alışkanlığına sahip  olmanın sağladığı avantajları her alanda yaşamaktadırlar. Geri kalmış  toplumların karşılaştıkları sorunların bir çoğunun kaynağında ise eğitimsizlik  yer almaktadır. Bu toplumlarda kişiler, okuyarak geçirebilecekleri zamanları  çoğunlukla yararsız uğraşılarla geçirmektedirler. Oysa okuma alışkanlığı  öncelikle kişilerin kendisi için edinilmesi mutlaka gereken bir  alışkanlıktır.                                                                 
Kitap Okuyan ve Okumayan Öğrenciler Deneyi
  Gelişen beyin her şeyi daha çabuk kavrar. Bir Japon eğitimci şöyle bir deney yapar: ‘Otuz öğrenciye bir ay boyunca matematik dersi verdirir. Sonunda sınav yapar öğrenciler eşittir. Öğrencileri ikiye ayırır. Bir gruba kitap okutur, diğer gruba spor yaptırır. Bir ay sonra bunları aynı sınıfta toplayarak, kimyadan ilk defa gördükleri bir konuyu anlatır. Ders sonunda sınav yapar, kitap okuyanların çoğunluğu spor yapanlara oranla daha başarılıdır.
Bu deneyin sonucunda kitap okumanın önemini bir kez daha kavrıyoruz. Her kitap insanın dağarcığında onlarca kelime bırakır. Demek ki çok kitap okuyanın başarılı olma şansı, daha yüksektir. İdeal olan haftada bir kitap bitirmektir. Ama hiç olmazsa ayda bir kitap mutlaka okunmalıdır.
Kitap Okumanın Önemiyle İlgili Sözler
Bilgi çağında yaşıyoruz. Başarının en önemli kaynağı bilgidir.
Bacon: ‘Bilgi, güçtür.’ der.
Ülkeleri yönetenler hep okumuş, bilgili ve başarılı insanlardır. Başarılı yazarlar, ömürlerinin yarısını okuyarak geçirmişlerdir. Onun için okuma alışkanlığı edinmemiz gerekir. Kahvelerde, meyhanelerde vakit öldüren insanların çoğu, okuma alışkanlığı edinememiş kimselerdir.
Voltaire: ‘Okuma, ruhu yüceltir.’ demiş.
Dilimiz, ancak edebiyat üstatlarının eserlerini okumakla zenginleşir. Büyük adamların eserlerini okumalıyız. Bu sayede hem düşünceleriniz gelişir, hem de ifade yeteneğiniz güzelleşir.
Dale Carnegie: ‘Her gün yirmi otuz sayfa okumakla kısa bir zaman içinde kültürünüzü yükseltip kitaplıklar devretmiş olursunuz. Kitap okuduğunuz zaman bir tek kelimeyi bile anlamadan geçmeyiniz, sözlüğünüz daima yanınızda bulunsun.’ diyor.
Okumayan insan, zihnini çalıştırmıyor, fikir jimnastiği yapmıyor demektir. Bir kitap veya yazı okuduğumuz zaman, onu kaleme alan yazarla sohbete dalmış oluruz. Okuduğumuz metin, bize yazarın düşüncelerini söyler; biz de o fikirleri zihnimizde tartarız, kabul veya reddederiz ki böylece biz de düşünmeye başlarız.
Okuma, düşünceyi besleyip düşünme yeteneğimizi geliştirir ve kelime hazinemizi genişletir. Okuma sayesinde konuşma kabiliyetimiz gelişir, düzgün ve güzel konuşur, güzel yazar hale geliriz.
Okuma gaye değil, araçtır. Okumanın sonunda bilgi edinmeli, faydalı şeyler öğrenmelidir. Okuduğumuz metin tarih ise günümüze ışık tutmalıdır; ahlak kitabı okuyorsak davranışlarımız düzelmelidir. Okuduğumuz bilgilerden faydalanmalıyız ve onları hayata tatbik etmeliyiz; aksi halde marangozluk kitabı okuduğu halde hiçbir şey yapamayan adama benzeriz.
Goethe: “Okumayı öğrenme, sanatların en gücüdür.” der.
Gerçekten de okuma alışkanlığı edinebilmek zordur. Hele televizyonların insanı haber, film, şov bombardımanına tuttuğu günümüzde okuya bilmek, sanatların en zorudur, fakat en güzelidir. TV seyreden insan pasiftir resimler süratle gözünün önünden geçer ve düşünmek için yakıt bulamaz. Kitap öyle değildir; istediğiniz yerde okumayı bırakıp okuduklarınız üzerine düşünebilirsiniz.
Kitap Okumanın Yararları Nelerdir?
  Okuyarak  olayların ve gelişmelerin iç yüzünü öğrenen bir kişi, öncelikle kendine olan  güvenini artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce ufkunu geliştirip, geniş bir görüş  açısı sağlayarak, olayları inceleme yeteneği kazandırır. Ayrıca okuyan  kişiler çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip  oldukları için, hikmetli ve etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki  de uyandırırlar. Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirmekte, kişiye daha  sosyal bir karakter kazandırmaktadır. Dahası, geniş kelime dağarcığı, insanın  daha fazla kavramla düşünebilmesini de sağlar. Yani düşünce kapasitesini ve  kültür düzeyini artırır. Boş zamanlarını, çoğu zaman hiçbir yararlı bilgi  aktarmayan televizyon karşısında geçirmek yerine kitap okuyarak değerlendiren bu  kişiler, edindikleri bilgi ve kültür sonucunda aynı zamanda toplum içinde etkin  bir kişiliğe sahip olurlar. Tüm bu özellikler, kişilerin öncelikle kendileri  için okumaları gerektiğinin çok önemli bir göstergesidir. Okuyarak kendini  geliştiren kişiler ise elbette çevrelerinde gelişen olaylara da hakim olacak ve  toplum içinde eğitim seviyesinde zamanla bir ilerleme  sağlanacaktır.

26 Ekim 2017 Perşembe

Çocuk ve Kitap

ÇOCUK VE KİTAP

  Maksim Gorki "Her kitap beni kalabalıktan, düzeysizlikten insanlığa, insancıllığa yükselten; daha iyi bir yaşamı anlamama ve ona karşı derin bir susuzluk duymama neden olan bir basamaktır." diyerek kitabın yaşamına kattığı güzellikleri anlatır. Yaşamı güzelleştiren kitabı çocuğun yaşamında bir demirbaş yapmak gerekmektedir. Çocuk, kitapla iyice içli dışlı olmalıdır. Bu içli dışlılık sadece ders kitaplarıyla sınırlandırılmamalıdır. Çocuk diğer kitap türleriyle de haşır neşir olmalıdır; ancak o zaman okumanın tadına varabilir.

  Oğuzkan'ın (1947) dilimize çevirdiği M. Hill'in Children and Book's adlı kitabında kitabın önemini, çocuğun neden kitaba gereksinim duyduğunu anlatan bir yazıya burada kısaltarak yer vermek doğru olur.

Çocuk ve Kitapları

 "Kitaplar yaşamın yerini tutmaz; ama yaşamı sınırsız biçimde zenginleştirir. yaşam can sıkıcı bir hal aldığı zaman, kitaplar bunun her zaman böyle olmadığına inancımızı güçlendirir.

Yaşam çetinleştiği zaman, bizi bir süre üzüntülerden kurtarır veya sorunlarımızın çözümünde bize yeni bir anlayış kazandırır. Yahut gerek duyduğumuz huzur ve dinlenmeyi sağlar bize. kitap, kullanmasını bilenler için, sürekli bir bilgi, rahatlık ve zevk kaynağıdır. Bu, hem çocuklar için hem de yetişkinler için doğrudur. Ancak bu, özellikle çocuklar için daha doğrudur.

"Bazı temel gereksinimler birçok kimse için ve her zaman ortak gereksinimlerdir. Başlangıçta çocuğun gereksinimleri dar bir sınır içindedir ve tamamiyle kişiseldir; ama çocuk geliştikçe bu gereksinimlerin alanı genişler ve genellikle toplumsal bir nitelik kazanır. Gereksinimleri karşılamaya çalışan çocuk, durmadan, kişisel mutluluk ile toplumsal onay arasında nazik ve dikkatli dengeyi sürdürmenin yollarını arar ki bu kolay bir iş değildir. Kitaplar doğrudan doğruya veya dolaylı olarak çocuğa bu konuda yardım eder. "

  Çocuğun kitapla tanışmasında, kitabı sevmesinde, kitapla birlikteliğinin uzun sürmesinde aile, öğretmen, okul ve kurumlara bazı görevler düşmektedir. Çocuğun kitap okunması isteniyorsa, aile içinde çocuk kitapla tanıştırılmalı, kitap okumaya özendirilmelidir. Kitap okumayan bir ailenin çocuğu da büyük bir olasılıkla kitap okumayacaktır. Aile çocuğu çevredeki kütüphanelere götürmeli, çocuğun yaşına uygun kitap almalı, ders kitapları dışındaki kitapları okuması için de desteklemelidir. Öğretmen kitap okumalı, öğrencinin düzeyine uygun kitaplar önermeli, öğrenciyi kitap okumaya özendirmelidir. Bu görev sadece sınıf öğretmenlerinin veya edebiyat öğretmenlerinin sorumluluğunda değildir. Diğer branş öğretmenleri de bu konuda öğrencilere örnek olacak davranışlarda bulunmalıdırlar. Okul yönetimi, kurum ve kuruluşlar öğrencinin kitaba ulaşmasını kolaylaştıracak yeni ortamlar yaratmalı, bu ortamları çeşitli kitaplarla zenginleştirmeli, öğrencinin ilgisini çekecek bir düzen oluşturulması için maddi olanakları sağlamalı, kitap sergileri açmalı, özellikle kurum ve kuruluşlar nitelikli çocuk yayınlarının oluşturulması için bu alandaki çalışmaları örgütlemeli ve desteklemelidirler.

25 Ekim 2017 Çarşamba

Kitap Okumanın Önemi

KİTAP OKUMANIN ÖNEMİ

Kitap okumak insanoğlunun kişisel gelişimini elde eden mühim etkenlerden biridir. İnsanın fikir yapısını, hayal dünyasını geliştirir; sözcük dağarcığını arttırır, insana informasyon ve birikim kazandırır. Okumak, kişiyi öğrenmeye götürmüş olan en başlı informasyon deposudur. İnsan için en kolay ve en etkili öğrenme yolu kitap okumaktır. Gelişmiş ülke toplumları, haiz oldukları bilgilerin % 55’ ini kitap okuma kanalıyla kazanmıştır. Gelişmemiş ülkelerin çoğunun karşılaştıkları sorunların temelinde ise eğitimsizlik ve kitap okumamak yatar. Gelişmemiş ülkelerde yaşam devam eden kişiler, kitap okuyarak geçirebilecekleri zamanı çoğu zaman kendilerine yarar sağlamayan işlerle harcamaktadırlar.


Kitap Okumanın Önemi Nedir?

Kitapla yetişen nesiller başarı dolu ve iyi bir geleceğe doğru koşan insanoğlu olacaktır. Kendisini yetiştirmiş, okuyan fertlerin günlük sohbetleri bile farklıdır. Kitap okumanın imtihan hazırlığına da katkısı vardır. Kitap okuyan ve okuduklarını oldukça iyi değerlendirebilen öğrenciler öteki öğrencilere göre oldukça daha başarıya ulaşmış olmaktadırlar.
Kitaplar yardımıyla kimi zaman uçan bir halıya biner, bilmediğimiz diyarlara seyahat ederiz; yeni arkadaşlıklar kurar, kimi zaman hüzünlerimizi kimi zaman neşemizi bu yeni arkadaşlarla paylaşır, asla tanımadığımız evlere konuk oluruz. Tarihin sayfalarında koşar adım dolaşır; destanlara, trajedilere tanıklık ederiz. Geçmişin elem verici vakalarını değiştirmeye gücümüz yetmese deBunların hepsini yapmak kitaplarla, okumayla olur. Ancak Türk milleti olarak nedense okumuyoruz. Yapılan araştırmalar bu gerçeği fazlaca çarpıcı bir halde ortaya koyuyor. Bir Japon yılda 25 kitap okuyor, bir İsveçli yılda 10 kitap okuyor, bir Fransız yılda 7 kitap okuyor. Türkiye’de ise 6 Türk, yılda 1 kitap okuyor.

Kitap okumanın önemi bilmemize rağmen, neden az kitap okuyoruz?

Millî Eğitim Bakanlığı’nın 1993 senesinde yaptırdığı bir ankete gore insanımızın okumama sebepleri oran olarak şöyledir:
  1. Kitap okuma alışkanlığının olmaması: % 50,2
  2. Yeterince vakit bulunamaması: % 16,6
  3. Boş zamanlarında yoğun olması: % 10,6
  4. Tv, video ve beyaz perdenin tercih edilmesi: % 10,5
  5. Kitap fiyatlarının yüksek olması: % 4,6
  6. Dersleri sebebiyle okuyamama: % Ü,4
  7. Diğer sebepler: % 1,9
  8. Cevap yok: % 2,27 7
Hâlbuki informasyon çağı içerisindeyken, eğer Türk toplumu dünya üstünde iyi, güzel bir yer edinmek istiyorsa, okumak, düşünmek ve buna bağlı olarak tartışmak, sorgulamak ve eleştirmek ve bilim üretmek zorundadır. Ancak bu tarz şeyleri gerçekleştirdiği süre gelişecek, çağdaşlaşacak ve yeryüzünde yine ecdadına lâyık olduğu yeri alacaktır.
Şimdi, eğer yaradılış nedenini bilmek, üç boyutlu dünyanın dördüncü boyutunu görmek, madde âleminden sıyrılıp içsel âleme ulaşmak; iyiliği, güzelliği, doğruluğu keşfetmek istiyorsan okumalısın.Karanlığın ürkütücülüğünden, ayazından kurtulup aydınlığın içini serinleten sahillerinde yürümek istiyorsan okumalısın.

23 Ekim 2017 Pazartesi

Hızlı Okuma Teknikleri

HIZLI OKUMA

Hızlı okumak demek belli bir sürede okunan kelime sayısının artırılması demektir. Hızlı okuma sadece kelimeleri okumak değil, anlam ve bellek diyaloğunu hızlandırıp hem daha çok kelime okumak hem daha iyi anlamak demektir. Toparlayacak olursak; anlama oranını ve kelime sayısını sıradan insanların ortalaması üzerine çıkarmaya “Hızlı okuma” denir.


Hızlı okuma tekniklerine geçmeden önce okurken yaptığımız bazı alışkanlıklar bulunmakta bu alışkanlıkları bırakmak okuma hızınızı artıracaktır. Çünkü aşağıda saydıklarımız sizin okuma hızınızı düşüren alışkanlıklar veya davranışlardır.

Okuma hızını düşüren davranışlar

  • Okurken daha iyi anlayayım diye başa dönüyorsanız,
  • Cümleleri değil de kelimeleri takip ediyorsanız,
  • Ana düşünceyi yakalayayım derken yan düşünceleri kaçırıyorsanız
  • Okuduğunuz metnin ne anlatmaya çalıştığını okuma sonuna bırakıyorsanız,
  • Dikkatiniz sürekli dağılıyorsa,
  • Konsantre olmakta güçlük çekiyorsanız,
  • Sürekli kısa metinlere yöneliyorsanız,
okuma hızınız oldukça yavaş demektir. Bu davranışları bırakmanız gerekmektedir. Bu yazı sonunda "daha hızlı nasıl okunur?" konusunda birtakım ipuçlarına sahip olacaksınız.

Hızlı Okuma Yöntemleri

Göz ile hızlı okuma arasındaki ilişki

Hızlı okumanın altın kuralı gözlerimizi geliştirmemizdir. Çünkü okuma işini gözlerimiz sayesinde yaparız. Gözler tıpkı bir kamera gibi gördüklerini kayda alır. Odaklandığında ise fotoğraf makinesi gibi belli bir noktayı seçer o nokta üzerine netleme yapar. Fotoğrafı çektiğinizde odaklanılan nokta net, diğer bölgeler daha flu çıkar.
Gözümüzü bir fotoğraf makinesi gibi düşünürsek, odaklama yapılan alanı büyütmek, çok daha hızlı okumamızave çok daha iyi hatırlamamıza yardımcı olur. Bunun için de hızlı okuma eğitimi gerekir.
Çünkü fotoğraf makinesinden farklı olarak, insanda bir başka boyut devreye girer. Bu da zihindir! Bu yüzden hızlı düşünüp hafızaya sağlam bilgiler koymak ve göz hareketlerimizle hızlıca cümleleri, satırları görmek okuma hızımızı artıracaktır.
Metin okurken odaklandığımız bölgeye “Aktif Görme Alanı” adı verilir. Bu alan ortalama 4 santimetre civarındadır. Metni soldan sağa okurken gözlerimiz düz bir çizgi üzerinde kayar. Bu kayma esnasında beyin, aktif görme alanına giren kelimeleri anlamlandırabilir. Eğitilmiş bir göz, aktif görme alanını genişletir ve sonraki aktif görme alanı ile kaynaştırır. Şimdi bir örnekle bunu açıklayalım. Aşağıdaki örneği okuyunuz!
Örnek:
Hızlı okumak için birçok nedeniniz bulunmakta!
Gündemi en hızlı sen takip edersin
Yukarıdaki örnekte ikinci cümleyi daha hızlı okudunuz değil mi! Bunun nedeni ilk cümlede kelime kelimeokuma yaptınız, aktif görme alanınızı kullanmadınız. İkinci cümlede ise aktif görme alanınızı kullanmanızı kolaylaştırmak için kelimelerin toplu halde altını çizdik ve aralarını biraz açtık.
İki cümle de 6 kelime olmasına rağmen ikincisini daha hızlı okumanız aktif görme alanınızı genişletilebileceğinizi kanıtlar! Aktif görme alanınızı genişleterek daha hızlı okuyabilirsiniz.

Hızlı Okuma Teknikleri

Hızlı okuma tekniği 1

Görsel algılama kapasitesini yükseltmek: kelime çalışmaları yaparak kelimeleri daha hızlı tanımaya çalışınız. Bir a4 kağıdında 2 harfli 3 harfli, dört harfli 5 harfli, 6 harfli, 7 harfli kelimeleri alt alta ve yan yana yazınız ardından gözlerinizi bu kelimeler üzerinde hızlıca gezdirerek kelimeleri okumaya ve anlamını düşünmeye çalışınız.
10 saniyede ne kadar çok kelime hatırladığınıza bakınız ve bu rakamı sürekli geliştirmeye çalışınız.

Hızlı okuma tekniği 2

Kelime hazinesini geliştirmek: Ne kadar çok kelime bilirseniz o kadar çok hızlı okursunuz. Bilmediğiniz kelimeler bildiğiniz kelimelerin en az 3 katı kadar vaktinizi alır.
Dilimize yerleşmiş yabancı kelimelerin Türkçe karşılıklarını yani anlamlarını mutlaka öğreniniz.

Hızlı okuma tekniği 3

Eski alışkanlıklardan kurtulmak: Dışından okuma, bekleme, başa alma gibi davranışlardan uzak durup daha hızlı okumak için gayret etmeli gözü ileriyi okumak için zorlamalısınız.

Hızlı okuma tekniği 4

Konsatrasyon: Ne iş yapıyorsanız onunla ilgilenmelisiniz. Kitap okurken çöp kamyonunu, evin kirasını, yarın yapacaklarınızı, duvardaki resmi düşünmek sizi yavaşlatır. Kitap okurken sadece kitap okuyun.

Hızlı okuma tekniği 5

Gözle okuma: İçten okuma ya da dıştan okuma ikisi de yanlıştır. Kitaplar içten ya da dıştan okunmaz sadece gözler okur. Okuma organımız ağız değil gözdür. O yüzden doğru organınızı kullanmalısınız. Okuduğunuzda metni anlamadım deyip asla başa dönmemelisiniz.
Hızlı okuma tekniği 6:
5N 1K Tekniği: Okuma hızını arttırmanın başka bir yolu da metne kim, ne, nasıl, ne zaman, niçin, nerede gibi soruları sormanızdır. Kısacası metinde bu soruların cevaplarını bulmanızdır.

Hızlı okuma tekniği 7

Göz atma Tekniği: Bu teknikte metine başlamadan önce tüm sayfalara göz atılır. Başlıklar, ana başlıklar paragraf başları ve sonları okunur. Elde edilenler, zihinde birleştirilmeye çalışılır.
Önemli kelimelere önemli yargılara bakılır, ana fikri beyan eden cümleler bulunmaya çalışılır.

Hızlı Okuma Tekniği 8

Bol bol kitap okumak: Aslında en büyük etken bol bol kitap okumaktır kitap okudukça doğal olarak görme alanınız genişler, kelime hazineniz artar, geçişleri, deyimleri atasözlerinizi daha okumanda kafanızda tamamlarsınız.
Cümlenin gelişinden hangi noktaya varacağını tahmin edersiniz. Kısacası çok okumak okumadan okumayı sağlar. Bizi makinelerden ayıran şey de tam olarak budur. Tamamlama, eksiltme, inisiyatif kullanma gelecek hakkında karar verebilme, öngörü yürütme

Hızlı Okuma Tekniği 9

Kendine Güven: Hızlı okumak istiyorsanız kendinize güvenmelisiniz. Okuduğunuzu unutmak ya da anlamamak kaygısı ile metnin başına dönmemelisiniz. Kendinize bir hedef ve amaç belirleyip o çizgide azimle hareket etmelisiniz.

Hızlı okuma Tekniği 10

Sütun Tarama Tekniği: Bu teknikte Gözlerinizi metnin üzerinde soldan sağa, sağdan sola her satır boyunca kaydırırsanız metni hızlı okuyamazsınız. Başlangıç için göz kaydırırken daha fazla satır atlamanız ve odak noktalarınızı ona göre belirlemeniz hızlı okumanızı sağlayabilir.
Hızlı okuma eğitimlerinin ilerleyen aşamalarında zigzaglar çizmek yerine menderesler çizerek yani gözlerinizi s harfindeki gibi metin üzerinde yukarıdan aşağı doğru gezdirerek okumanız gerekecek! Bu sizi hızlı okumadadoruk noktasına çıkaracaktır. 

Okuduğunu Anlama

OKUDUĞUNU ANLAMA NASIL GELİŞTİRİLİR ?


Öğrenmek, anlamak demektir. Anlama gücünün geliştirilmesi için konunun dikkatle okunması, öğrenilenlerin eski bilgiler ile benzerlik ve bağıntısının kurulması, örneklere dikkat edilmesi, okunulan konunun ana fikrinin ortaya çıkarılması hususları üzerinde durulması gerekir. 



A. İnceleme:
Bir kitabın veya yazının incelenmesi o kitap hakkında genel bir bilgi sahibi olmak demektir. Bu da kitabın adının, yazarının, basıldığı yılın, kapağındaki tanıtıcı yazıların önsözü ile içindekilerin ve ana başlıkların genel olarak gözden geçirilmesi ile mümkün olur. Eğer kitabın devamından yararlanılmak isteniyor ise o zaman daha ayrıntılı bir inceleme yapılmalıdır.

B.. Sorular oluşturma:

Her kitabı veya yazıyı bir takım sorulara cevap bulmak için okumak gerekir. Bu nedenle okumaya geçmeden önce, yapılan incelemeden de yararlanılarak söz konusu kaynaktan cevaplan bulunabilecek sorular belirlenmelidir. Bu sorular okuyucuyu daha dikkatli okumaya yöneltecektir.

C. Okuma:
Bir ders kitabını ya da düşündürücü bir eseri okurken beyin güçlerini konuya yöneltmek gerekir. Okuduğunu anlamadaki başarı iyi ve hızlı okuyabilmeye bağlıdır. Okuma sırasında niçin, nasıl, nerede, ne zaman, kim gibi sorular okuyanın kafasında merak uyandırmalıdır. Özelden genele doğru gitmede kitabın her bölümünün ve sonuçta tümünün ana düşüncesini bulmak gerekir. Ele alınan konunun veya yazının en az iki defa okunması anlamanın ön şartıdır.
İlk okumada kitap ya da yazıdaki ana ve yan düşünceleri tespit etmek gerekir. Bu sırada not çıkarma ve satırların altını çizme gibi işlemler yapılmamalıdır. İkinci okumada ise; ana ve yan düşünceler kesin olarak belirlenmeli ve satır altlan çizilmelidir.

a. İyi okumak: Bütün parça-bütün yöntemindeki çalışmaları yerine getirmek iyi okumak demektir.

b. Hızlı okumak: İyi ve etkili okuma deyince, okuduğunu anlamak ve hızlı okumak akla gelir. Ancak hızlı okumayı engelleyen faktörler vardır.

1. Kavrama uzaklığının ve kesintilerinin kısa oluşu; bazı kişiler bir yazıyı okurken bir veya daha çok kelimeyi kavrayabilirken bazıları tüm satırı kavrayabilmektedir. Buna kavrama uzaklığı denir.

2. Sık sık geriye dönüş; kavrama uzaklığı ne kadar uzak olursa geriye dönüşler o oranda çoğalır ve zaman kaybına neden olur.

3. Sessiz okuma alışkanlığının kazanılmış olmasıdır.

Okuma hızının geliştirilmesi için; gözlerin kusursuz olması ya da göz kusurlarının giderilmiş olması, sözcük dağarcığını zenginleştirmek, çok okumak, sözlük ve ansiklopedi gibi kaynak kitaplardan yararlanmayı alışkanlık haline getirmek, yeni, yabancı ve teknik sözcükleri not etmek ve bunları günlük konuşmalarda ve yazılarda kullanmaya çalışmak gereklidir.
Okumayı geliştirmede ön şart iyi ve sürekli okuma alışkanlığı edinmek, günde en az 15-20 dakikalık bir zamanı okumaya ayırmaktır. Okumayı daha iyiye götürmek için okuldaki Türkçe ve Edebiyat öğretmenleri ile işbirliği yapılabilir.

D. Hatırlama-Özetleme:

Okuduklarını yeniden gözden geçirmeyen hatırlamaya çalışmayanlar, öğrendiklerinin yarısını kitabı bıraktıktan bir süre sonra unutmaktadırlar. Bu nedenle öğrendiklerimizi unutmamak için düzenli bir çaba göstermek zorundayız.
Gözden geçirme ve hatırlama çalışmalarınızı parça parça yürütmelisiniz. Her başlık altındaki parçayı dikkatle okuduktan sonra durunuz, okuduklarınızı hatırlamaya çalışınız. Eğer zamanınız sınırlı ise konunun ana çizgilerini belirlemekle yetinebilirsiniz.
Okuduğunuz yere bakmadan o parçayı başarı ile özetleyebilirseniz o parçayı anlamışsınız demektir.

Özetleme: Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta okunulan yazının özünü yakalamak ve bunu okunan yazıya bakmadan kendi sözcükleriniz ile oluşturacağınız cümleler ile okunaklı ve kısaca yazabilmektir.
En kolay özetleme paragraf paragraf yapılan özetlemedir. İkincisi paragraf kümelerinin özetlenmesidir. Üçüncüsü bölümlerin özetlenmesidir. En son aşama ise yazının tümünün özetlenmesidir.
Özet çıkarırken yazıdaki planı bozmamaya, yazının amacını yitirmemeye, ana düşüncesini ve onu destekleyen yardımcı düşünceleri belirtmeye ve yazıdaki anlamı korumaya çalışılmalıdır.

E. Tekrarlama:

Bu aşamada, okuyup öğrendiklerinizin doğru olup olmadığını denetlemiş ve doğru olanları pekiştirmiş olacaksınız. Doğrulama amacı ile yapacağınız ilk iş, okuduğunuz kitap ya da yazının genel yapısını incelemektir. İkinci işiniz kitap ya da yazı ile ilgili olarak oluşturduğunuz soruların tümünü cevaplayıp, cevaplayamadığınızı yoklamaktır. Cevaplanması gereken yeni sorular ortaya çıkmışsa, onları da cevaplamış olmalısınız. Üçüncü işiniz ise kitap ya da yazıyı yeniden okumak ve notlarımızdaki eksiklikleri tamamlamaktır.

F.  Not alma:

a. Öğretmenin anlattıklarından özellikle ders kitabında bulunmayan açıklamanın,

b. Bir konferansçının anlamlı bulunan düşüncelerinin,

c. Okunan kitap ya da yazıda ilginç bulunan düşüncelerin,

d. Bir gezide ilginizi çeken özelliklerin,

e. Herhangi bir anda akla gelen ilginç görüşlerin kısa sözlerle yazılması, not alma olarak tanımlanabilir.

Yararları:

a. Konuyu kısaltarak not tuttuğunuz için ifade yeteneğiniz gelişir.

b. Öğrenilenler zamanla unutulsa bile bu konu ile ilgili notları okumakla konuyu hemen hatırlarsınız.

c. Not tutma anında dikkat devamlı olarak bir toplandığından bilgi ve fikirler kolayca zihninize yerleşir.

d. Tertip ve düzenleme yeteneklerinizi arttırır. e. Sizi sürekli olarak etkin, uyanık ve gelişmeye açık tutar.


Not almada dikkat edilecek noktalar:

1. Not almaya başlarken tarih koyunuz.

2. Not tutarken belli bir plana göre hareket edilmelidir. Plan ve taslak, notların düzenli olarak yazılmasına yardım eder. Bir konuyu bölüm ve kısımlara ayırarak not alınız.

3. Notlar kısa ve özlü fikirleri kapsamalıdır.

4. Notlar kendi ifadelerinizle yazılmalıdır.

5. Notları yazarken düzenli ve okunaklı bir ifade kullanılmalıdır. 

Kitaplar Hakkında Duymadıklarınız

KİTAPLAR HAKKINDA BİLİNMEYENLER 1.Dünyanın En Uzun Cümlesi   Fransız yazar  Victor  Hugo’nun , 1862 yılında yazdığı  Sefiller  a...