26 Ekim 2017 Perşembe

Çocuk ve Kitap

ÇOCUK VE KİTAP

  Maksim Gorki "Her kitap beni kalabalıktan, düzeysizlikten insanlığa, insancıllığa yükselten; daha iyi bir yaşamı anlamama ve ona karşı derin bir susuzluk duymama neden olan bir basamaktır." diyerek kitabın yaşamına kattığı güzellikleri anlatır. Yaşamı güzelleştiren kitabı çocuğun yaşamında bir demirbaş yapmak gerekmektedir. Çocuk, kitapla iyice içli dışlı olmalıdır. Bu içli dışlılık sadece ders kitaplarıyla sınırlandırılmamalıdır. Çocuk diğer kitap türleriyle de haşır neşir olmalıdır; ancak o zaman okumanın tadına varabilir.

  Oğuzkan'ın (1947) dilimize çevirdiği M. Hill'in Children and Book's adlı kitabında kitabın önemini, çocuğun neden kitaba gereksinim duyduğunu anlatan bir yazıya burada kısaltarak yer vermek doğru olur.

Çocuk ve Kitapları

 "Kitaplar yaşamın yerini tutmaz; ama yaşamı sınırsız biçimde zenginleştirir. yaşam can sıkıcı bir hal aldığı zaman, kitaplar bunun her zaman böyle olmadığına inancımızı güçlendirir.

Yaşam çetinleştiği zaman, bizi bir süre üzüntülerden kurtarır veya sorunlarımızın çözümünde bize yeni bir anlayış kazandırır. Yahut gerek duyduğumuz huzur ve dinlenmeyi sağlar bize. kitap, kullanmasını bilenler için, sürekli bir bilgi, rahatlık ve zevk kaynağıdır. Bu, hem çocuklar için hem de yetişkinler için doğrudur. Ancak bu, özellikle çocuklar için daha doğrudur.

"Bazı temel gereksinimler birçok kimse için ve her zaman ortak gereksinimlerdir. Başlangıçta çocuğun gereksinimleri dar bir sınır içindedir ve tamamiyle kişiseldir; ama çocuk geliştikçe bu gereksinimlerin alanı genişler ve genellikle toplumsal bir nitelik kazanır. Gereksinimleri karşılamaya çalışan çocuk, durmadan, kişisel mutluluk ile toplumsal onay arasında nazik ve dikkatli dengeyi sürdürmenin yollarını arar ki bu kolay bir iş değildir. Kitaplar doğrudan doğruya veya dolaylı olarak çocuğa bu konuda yardım eder. "

  Çocuğun kitapla tanışmasında, kitabı sevmesinde, kitapla birlikteliğinin uzun sürmesinde aile, öğretmen, okul ve kurumlara bazı görevler düşmektedir. Çocuğun kitap okunması isteniyorsa, aile içinde çocuk kitapla tanıştırılmalı, kitap okumaya özendirilmelidir. Kitap okumayan bir ailenin çocuğu da büyük bir olasılıkla kitap okumayacaktır. Aile çocuğu çevredeki kütüphanelere götürmeli, çocuğun yaşına uygun kitap almalı, ders kitapları dışındaki kitapları okuması için de desteklemelidir. Öğretmen kitap okumalı, öğrencinin düzeyine uygun kitaplar önermeli, öğrenciyi kitap okumaya özendirmelidir. Bu görev sadece sınıf öğretmenlerinin veya edebiyat öğretmenlerinin sorumluluğunda değildir. Diğer branş öğretmenleri de bu konuda öğrencilere örnek olacak davranışlarda bulunmalıdırlar. Okul yönetimi, kurum ve kuruluşlar öğrencinin kitaba ulaşmasını kolaylaştıracak yeni ortamlar yaratmalı, bu ortamları çeşitli kitaplarla zenginleştirmeli, öğrencinin ilgisini çekecek bir düzen oluşturulması için maddi olanakları sağlamalı, kitap sergileri açmalı, özellikle kurum ve kuruluşlar nitelikli çocuk yayınlarının oluşturulması için bu alandaki çalışmaları örgütlemeli ve desteklemelidirler.

25 Ekim 2017 Çarşamba

Kitap Okumanın Önemi

KİTAP OKUMANIN ÖNEMİ

Kitap okumak insanoğlunun kişisel gelişimini elde eden mühim etkenlerden biridir. İnsanın fikir yapısını, hayal dünyasını geliştirir; sözcük dağarcığını arttırır, insana informasyon ve birikim kazandırır. Okumak, kişiyi öğrenmeye götürmüş olan en başlı informasyon deposudur. İnsan için en kolay ve en etkili öğrenme yolu kitap okumaktır. Gelişmiş ülke toplumları, haiz oldukları bilgilerin % 55’ ini kitap okuma kanalıyla kazanmıştır. Gelişmemiş ülkelerin çoğunun karşılaştıkları sorunların temelinde ise eğitimsizlik ve kitap okumamak yatar. Gelişmemiş ülkelerde yaşam devam eden kişiler, kitap okuyarak geçirebilecekleri zamanı çoğu zaman kendilerine yarar sağlamayan işlerle harcamaktadırlar.


Kitap Okumanın Önemi Nedir?

Kitapla yetişen nesiller başarı dolu ve iyi bir geleceğe doğru koşan insanoğlu olacaktır. Kendisini yetiştirmiş, okuyan fertlerin günlük sohbetleri bile farklıdır. Kitap okumanın imtihan hazırlığına da katkısı vardır. Kitap okuyan ve okuduklarını oldukça iyi değerlendirebilen öğrenciler öteki öğrencilere göre oldukça daha başarıya ulaşmış olmaktadırlar.
Kitaplar yardımıyla kimi zaman uçan bir halıya biner, bilmediğimiz diyarlara seyahat ederiz; yeni arkadaşlıklar kurar, kimi zaman hüzünlerimizi kimi zaman neşemizi bu yeni arkadaşlarla paylaşır, asla tanımadığımız evlere konuk oluruz. Tarihin sayfalarında koşar adım dolaşır; destanlara, trajedilere tanıklık ederiz. Geçmişin elem verici vakalarını değiştirmeye gücümüz yetmese deBunların hepsini yapmak kitaplarla, okumayla olur. Ancak Türk milleti olarak nedense okumuyoruz. Yapılan araştırmalar bu gerçeği fazlaca çarpıcı bir halde ortaya koyuyor. Bir Japon yılda 25 kitap okuyor, bir İsveçli yılda 10 kitap okuyor, bir Fransız yılda 7 kitap okuyor. Türkiye’de ise 6 Türk, yılda 1 kitap okuyor.

Kitap okumanın önemi bilmemize rağmen, neden az kitap okuyoruz?

Millî Eğitim Bakanlığı’nın 1993 senesinde yaptırdığı bir ankete gore insanımızın okumama sebepleri oran olarak şöyledir:
  1. Kitap okuma alışkanlığının olmaması: % 50,2
  2. Yeterince vakit bulunamaması: % 16,6
  3. Boş zamanlarında yoğun olması: % 10,6
  4. Tv, video ve beyaz perdenin tercih edilmesi: % 10,5
  5. Kitap fiyatlarının yüksek olması: % 4,6
  6. Dersleri sebebiyle okuyamama: % Ü,4
  7. Diğer sebepler: % 1,9
  8. Cevap yok: % 2,27 7
Hâlbuki informasyon çağı içerisindeyken, eğer Türk toplumu dünya üstünde iyi, güzel bir yer edinmek istiyorsa, okumak, düşünmek ve buna bağlı olarak tartışmak, sorgulamak ve eleştirmek ve bilim üretmek zorundadır. Ancak bu tarz şeyleri gerçekleştirdiği süre gelişecek, çağdaşlaşacak ve yeryüzünde yine ecdadına lâyık olduğu yeri alacaktır.
Şimdi, eğer yaradılış nedenini bilmek, üç boyutlu dünyanın dördüncü boyutunu görmek, madde âleminden sıyrılıp içsel âleme ulaşmak; iyiliği, güzelliği, doğruluğu keşfetmek istiyorsan okumalısın.Karanlığın ürkütücülüğünden, ayazından kurtulup aydınlığın içini serinleten sahillerinde yürümek istiyorsan okumalısın.

23 Ekim 2017 Pazartesi

Hızlı Okuma Teknikleri

HIZLI OKUMA

Hızlı okumak demek belli bir sürede okunan kelime sayısının artırılması demektir. Hızlı okuma sadece kelimeleri okumak değil, anlam ve bellek diyaloğunu hızlandırıp hem daha çok kelime okumak hem daha iyi anlamak demektir. Toparlayacak olursak; anlama oranını ve kelime sayısını sıradan insanların ortalaması üzerine çıkarmaya “Hızlı okuma” denir.


Hızlı okuma tekniklerine geçmeden önce okurken yaptığımız bazı alışkanlıklar bulunmakta bu alışkanlıkları bırakmak okuma hızınızı artıracaktır. Çünkü aşağıda saydıklarımız sizin okuma hızınızı düşüren alışkanlıklar veya davranışlardır.

Okuma hızını düşüren davranışlar

  • Okurken daha iyi anlayayım diye başa dönüyorsanız,
  • Cümleleri değil de kelimeleri takip ediyorsanız,
  • Ana düşünceyi yakalayayım derken yan düşünceleri kaçırıyorsanız
  • Okuduğunuz metnin ne anlatmaya çalıştığını okuma sonuna bırakıyorsanız,
  • Dikkatiniz sürekli dağılıyorsa,
  • Konsantre olmakta güçlük çekiyorsanız,
  • Sürekli kısa metinlere yöneliyorsanız,
okuma hızınız oldukça yavaş demektir. Bu davranışları bırakmanız gerekmektedir. Bu yazı sonunda "daha hızlı nasıl okunur?" konusunda birtakım ipuçlarına sahip olacaksınız.

Hızlı Okuma Yöntemleri

Göz ile hızlı okuma arasındaki ilişki

Hızlı okumanın altın kuralı gözlerimizi geliştirmemizdir. Çünkü okuma işini gözlerimiz sayesinde yaparız. Gözler tıpkı bir kamera gibi gördüklerini kayda alır. Odaklandığında ise fotoğraf makinesi gibi belli bir noktayı seçer o nokta üzerine netleme yapar. Fotoğrafı çektiğinizde odaklanılan nokta net, diğer bölgeler daha flu çıkar.
Gözümüzü bir fotoğraf makinesi gibi düşünürsek, odaklama yapılan alanı büyütmek, çok daha hızlı okumamızave çok daha iyi hatırlamamıza yardımcı olur. Bunun için de hızlı okuma eğitimi gerekir.
Çünkü fotoğraf makinesinden farklı olarak, insanda bir başka boyut devreye girer. Bu da zihindir! Bu yüzden hızlı düşünüp hafızaya sağlam bilgiler koymak ve göz hareketlerimizle hızlıca cümleleri, satırları görmek okuma hızımızı artıracaktır.
Metin okurken odaklandığımız bölgeye “Aktif Görme Alanı” adı verilir. Bu alan ortalama 4 santimetre civarındadır. Metni soldan sağa okurken gözlerimiz düz bir çizgi üzerinde kayar. Bu kayma esnasında beyin, aktif görme alanına giren kelimeleri anlamlandırabilir. Eğitilmiş bir göz, aktif görme alanını genişletir ve sonraki aktif görme alanı ile kaynaştırır. Şimdi bir örnekle bunu açıklayalım. Aşağıdaki örneği okuyunuz!
Örnek:
Hızlı okumak için birçok nedeniniz bulunmakta!
Gündemi en hızlı sen takip edersin
Yukarıdaki örnekte ikinci cümleyi daha hızlı okudunuz değil mi! Bunun nedeni ilk cümlede kelime kelimeokuma yaptınız, aktif görme alanınızı kullanmadınız. İkinci cümlede ise aktif görme alanınızı kullanmanızı kolaylaştırmak için kelimelerin toplu halde altını çizdik ve aralarını biraz açtık.
İki cümle de 6 kelime olmasına rağmen ikincisini daha hızlı okumanız aktif görme alanınızı genişletilebileceğinizi kanıtlar! Aktif görme alanınızı genişleterek daha hızlı okuyabilirsiniz.

Hızlı Okuma Teknikleri

Hızlı okuma tekniği 1

Görsel algılama kapasitesini yükseltmek: kelime çalışmaları yaparak kelimeleri daha hızlı tanımaya çalışınız. Bir a4 kağıdında 2 harfli 3 harfli, dört harfli 5 harfli, 6 harfli, 7 harfli kelimeleri alt alta ve yan yana yazınız ardından gözlerinizi bu kelimeler üzerinde hızlıca gezdirerek kelimeleri okumaya ve anlamını düşünmeye çalışınız.
10 saniyede ne kadar çok kelime hatırladığınıza bakınız ve bu rakamı sürekli geliştirmeye çalışınız.

Hızlı okuma tekniği 2

Kelime hazinesini geliştirmek: Ne kadar çok kelime bilirseniz o kadar çok hızlı okursunuz. Bilmediğiniz kelimeler bildiğiniz kelimelerin en az 3 katı kadar vaktinizi alır.
Dilimize yerleşmiş yabancı kelimelerin Türkçe karşılıklarını yani anlamlarını mutlaka öğreniniz.

Hızlı okuma tekniği 3

Eski alışkanlıklardan kurtulmak: Dışından okuma, bekleme, başa alma gibi davranışlardan uzak durup daha hızlı okumak için gayret etmeli gözü ileriyi okumak için zorlamalısınız.

Hızlı okuma tekniği 4

Konsatrasyon: Ne iş yapıyorsanız onunla ilgilenmelisiniz. Kitap okurken çöp kamyonunu, evin kirasını, yarın yapacaklarınızı, duvardaki resmi düşünmek sizi yavaşlatır. Kitap okurken sadece kitap okuyun.

Hızlı okuma tekniği 5

Gözle okuma: İçten okuma ya da dıştan okuma ikisi de yanlıştır. Kitaplar içten ya da dıştan okunmaz sadece gözler okur. Okuma organımız ağız değil gözdür. O yüzden doğru organınızı kullanmalısınız. Okuduğunuzda metni anlamadım deyip asla başa dönmemelisiniz.
Hızlı okuma tekniği 6:
5N 1K Tekniği: Okuma hızını arttırmanın başka bir yolu da metne kim, ne, nasıl, ne zaman, niçin, nerede gibi soruları sormanızdır. Kısacası metinde bu soruların cevaplarını bulmanızdır.

Hızlı okuma tekniği 7

Göz atma Tekniği: Bu teknikte metine başlamadan önce tüm sayfalara göz atılır. Başlıklar, ana başlıklar paragraf başları ve sonları okunur. Elde edilenler, zihinde birleştirilmeye çalışılır.
Önemli kelimelere önemli yargılara bakılır, ana fikri beyan eden cümleler bulunmaya çalışılır.

Hızlı Okuma Tekniği 8

Bol bol kitap okumak: Aslında en büyük etken bol bol kitap okumaktır kitap okudukça doğal olarak görme alanınız genişler, kelime hazineniz artar, geçişleri, deyimleri atasözlerinizi daha okumanda kafanızda tamamlarsınız.
Cümlenin gelişinden hangi noktaya varacağını tahmin edersiniz. Kısacası çok okumak okumadan okumayı sağlar. Bizi makinelerden ayıran şey de tam olarak budur. Tamamlama, eksiltme, inisiyatif kullanma gelecek hakkında karar verebilme, öngörü yürütme

Hızlı Okuma Tekniği 9

Kendine Güven: Hızlı okumak istiyorsanız kendinize güvenmelisiniz. Okuduğunuzu unutmak ya da anlamamak kaygısı ile metnin başına dönmemelisiniz. Kendinize bir hedef ve amaç belirleyip o çizgide azimle hareket etmelisiniz.

Hızlı okuma Tekniği 10

Sütun Tarama Tekniği: Bu teknikte Gözlerinizi metnin üzerinde soldan sağa, sağdan sola her satır boyunca kaydırırsanız metni hızlı okuyamazsınız. Başlangıç için göz kaydırırken daha fazla satır atlamanız ve odak noktalarınızı ona göre belirlemeniz hızlı okumanızı sağlayabilir.
Hızlı okuma eğitimlerinin ilerleyen aşamalarında zigzaglar çizmek yerine menderesler çizerek yani gözlerinizi s harfindeki gibi metin üzerinde yukarıdan aşağı doğru gezdirerek okumanız gerekecek! Bu sizi hızlı okumadadoruk noktasına çıkaracaktır. 

Okuduğunu Anlama

OKUDUĞUNU ANLAMA NASIL GELİŞTİRİLİR ?


Öğrenmek, anlamak demektir. Anlama gücünün geliştirilmesi için konunun dikkatle okunması, öğrenilenlerin eski bilgiler ile benzerlik ve bağıntısının kurulması, örneklere dikkat edilmesi, okunulan konunun ana fikrinin ortaya çıkarılması hususları üzerinde durulması gerekir. 



A. İnceleme:
Bir kitabın veya yazının incelenmesi o kitap hakkında genel bir bilgi sahibi olmak demektir. Bu da kitabın adının, yazarının, basıldığı yılın, kapağındaki tanıtıcı yazıların önsözü ile içindekilerin ve ana başlıkların genel olarak gözden geçirilmesi ile mümkün olur. Eğer kitabın devamından yararlanılmak isteniyor ise o zaman daha ayrıntılı bir inceleme yapılmalıdır.

B.. Sorular oluşturma:

Her kitabı veya yazıyı bir takım sorulara cevap bulmak için okumak gerekir. Bu nedenle okumaya geçmeden önce, yapılan incelemeden de yararlanılarak söz konusu kaynaktan cevaplan bulunabilecek sorular belirlenmelidir. Bu sorular okuyucuyu daha dikkatli okumaya yöneltecektir.

C. Okuma:
Bir ders kitabını ya da düşündürücü bir eseri okurken beyin güçlerini konuya yöneltmek gerekir. Okuduğunu anlamadaki başarı iyi ve hızlı okuyabilmeye bağlıdır. Okuma sırasında niçin, nasıl, nerede, ne zaman, kim gibi sorular okuyanın kafasında merak uyandırmalıdır. Özelden genele doğru gitmede kitabın her bölümünün ve sonuçta tümünün ana düşüncesini bulmak gerekir. Ele alınan konunun veya yazının en az iki defa okunması anlamanın ön şartıdır.
İlk okumada kitap ya da yazıdaki ana ve yan düşünceleri tespit etmek gerekir. Bu sırada not çıkarma ve satırların altını çizme gibi işlemler yapılmamalıdır. İkinci okumada ise; ana ve yan düşünceler kesin olarak belirlenmeli ve satır altlan çizilmelidir.

a. İyi okumak: Bütün parça-bütün yöntemindeki çalışmaları yerine getirmek iyi okumak demektir.

b. Hızlı okumak: İyi ve etkili okuma deyince, okuduğunu anlamak ve hızlı okumak akla gelir. Ancak hızlı okumayı engelleyen faktörler vardır.

1. Kavrama uzaklığının ve kesintilerinin kısa oluşu; bazı kişiler bir yazıyı okurken bir veya daha çok kelimeyi kavrayabilirken bazıları tüm satırı kavrayabilmektedir. Buna kavrama uzaklığı denir.

2. Sık sık geriye dönüş; kavrama uzaklığı ne kadar uzak olursa geriye dönüşler o oranda çoğalır ve zaman kaybına neden olur.

3. Sessiz okuma alışkanlığının kazanılmış olmasıdır.

Okuma hızının geliştirilmesi için; gözlerin kusursuz olması ya da göz kusurlarının giderilmiş olması, sözcük dağarcığını zenginleştirmek, çok okumak, sözlük ve ansiklopedi gibi kaynak kitaplardan yararlanmayı alışkanlık haline getirmek, yeni, yabancı ve teknik sözcükleri not etmek ve bunları günlük konuşmalarda ve yazılarda kullanmaya çalışmak gereklidir.
Okumayı geliştirmede ön şart iyi ve sürekli okuma alışkanlığı edinmek, günde en az 15-20 dakikalık bir zamanı okumaya ayırmaktır. Okumayı daha iyiye götürmek için okuldaki Türkçe ve Edebiyat öğretmenleri ile işbirliği yapılabilir.

D. Hatırlama-Özetleme:

Okuduklarını yeniden gözden geçirmeyen hatırlamaya çalışmayanlar, öğrendiklerinin yarısını kitabı bıraktıktan bir süre sonra unutmaktadırlar. Bu nedenle öğrendiklerimizi unutmamak için düzenli bir çaba göstermek zorundayız.
Gözden geçirme ve hatırlama çalışmalarınızı parça parça yürütmelisiniz. Her başlık altındaki parçayı dikkatle okuduktan sonra durunuz, okuduklarınızı hatırlamaya çalışınız. Eğer zamanınız sınırlı ise konunun ana çizgilerini belirlemekle yetinebilirsiniz.
Okuduğunuz yere bakmadan o parçayı başarı ile özetleyebilirseniz o parçayı anlamışsınız demektir.

Özetleme: Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta okunulan yazının özünü yakalamak ve bunu okunan yazıya bakmadan kendi sözcükleriniz ile oluşturacağınız cümleler ile okunaklı ve kısaca yazabilmektir.
En kolay özetleme paragraf paragraf yapılan özetlemedir. İkincisi paragraf kümelerinin özetlenmesidir. Üçüncüsü bölümlerin özetlenmesidir. En son aşama ise yazının tümünün özetlenmesidir.
Özet çıkarırken yazıdaki planı bozmamaya, yazının amacını yitirmemeye, ana düşüncesini ve onu destekleyen yardımcı düşünceleri belirtmeye ve yazıdaki anlamı korumaya çalışılmalıdır.

E. Tekrarlama:

Bu aşamada, okuyup öğrendiklerinizin doğru olup olmadığını denetlemiş ve doğru olanları pekiştirmiş olacaksınız. Doğrulama amacı ile yapacağınız ilk iş, okuduğunuz kitap ya da yazının genel yapısını incelemektir. İkinci işiniz kitap ya da yazı ile ilgili olarak oluşturduğunuz soruların tümünü cevaplayıp, cevaplayamadığınızı yoklamaktır. Cevaplanması gereken yeni sorular ortaya çıkmışsa, onları da cevaplamış olmalısınız. Üçüncü işiniz ise kitap ya da yazıyı yeniden okumak ve notlarımızdaki eksiklikleri tamamlamaktır.

F.  Not alma:

a. Öğretmenin anlattıklarından özellikle ders kitabında bulunmayan açıklamanın,

b. Bir konferansçının anlamlı bulunan düşüncelerinin,

c. Okunan kitap ya da yazıda ilginç bulunan düşüncelerin,

d. Bir gezide ilginizi çeken özelliklerin,

e. Herhangi bir anda akla gelen ilginç görüşlerin kısa sözlerle yazılması, not alma olarak tanımlanabilir.

Yararları:

a. Konuyu kısaltarak not tuttuğunuz için ifade yeteneğiniz gelişir.

b. Öğrenilenler zamanla unutulsa bile bu konu ile ilgili notları okumakla konuyu hemen hatırlarsınız.

c. Not tutma anında dikkat devamlı olarak bir toplandığından bilgi ve fikirler kolayca zihninize yerleşir.

d. Tertip ve düzenleme yeteneklerinizi arttırır. e. Sizi sürekli olarak etkin, uyanık ve gelişmeye açık tutar.


Not almada dikkat edilecek noktalar:

1. Not almaya başlarken tarih koyunuz.

2. Not tutarken belli bir plana göre hareket edilmelidir. Plan ve taslak, notların düzenli olarak yazılmasına yardım eder. Bir konuyu bölüm ve kısımlara ayırarak not alınız.

3. Notlar kısa ve özlü fikirleri kapsamalıdır.

4. Notlar kendi ifadelerinizle yazılmalıdır.

5. Notları yazarken düzenli ve okunaklı bir ifade kullanılmalıdır. 

12 Ekim 2017 Perşembe

Okuma Alışkanlığı

OKUMA ALIŞKANLIĞI NASIL KAZANILIR?

Toplum olarak aslında pek fazla okumaya eğilimli değiliz. Her seferinde okumaktan kaçar, sıkılırız. Bir romanı okumak yerine, filmi çıksın izleyelim deriz. Bir nevi daha kolay gelir bize. Çoğu zamanda kitap okumayı vakit kaybı olarak nitelendirirler. Fakat okunan yazı ile, izlenen film arasında dağlar kadar fark vardır.
Kitapları okuduğunuz zaman siz kafanızda bir obje yaratırsınız. Okurken, kendiliğinden zihninizde canlanır , okudukça şekillendirirsiniz. Adeta beyninizde filme dönüştürürsünüz onları. O şekilde hareket verir, orda konuşturursunuz karakterleri. Fakat filmde size bambaşka karakterler, bambaşka yüzler sunarlar. Siz de onları kabullenmek zorunda kalırsınız.
Aslında küçük yaştan itibaren başlanması gerekir. Ağaç yaş iken eğilir tabiri tam bu noktada söylenebilir. Öncelikle kişinin ilgi duyacağı, kısa yazılar olmalıdır. Örneğin; arabaları çok seven bir kişi, öncelikle araba resimlerinin olduğu kitap, dergilerden başlayabilir. Daha sonra yine arabaların konu aldığı küçük hikayeler, yazılarla devam edebilir. Bir süre sonra kendi isteği yönünde birkaç kitap okuduğunda aslında farkında olmadan bu alışkanlığı kazanmış olur. Ardından araba ile başlayan okuma faslı, gemilerle, sonra bitkiler, insanlar olarak dallara ayrılır. Her okuduğu bilgide yeni bilgiler edinir ve meraklanır. Bir kitabın içerisinde geçen bir cümle, onu bambaşka yerlere götürebilir. Araştırma eğilimine girer. Böylelikle aslında, bilgi bilgiyi doğurmuş olur.
Daha sonra tavsiyeler işin içine girer. İnsanlar başkalarının övdüğü şeyleri daha çok merak eder. Hepimiz, etrafımızdaki insanların bir kitabı çok dillendirmesinden ve bizim onu merak etmemizden dolayı okumuştur. Aynı şekilde filmler de öyledir. Sürekli gündemde tutulan filmler, ‘Aa bu film çok iyiymiş, görsel efektleri süpermiş’ diye söylenmesinden ve bir nevi reklamının iyi yapılmasından dolayı insan zihninde istemsiz bir şekilde merak uyandırır. Kitaplar da bu şekildedir. Çevrenizde size bir kitabı okumanızı öneren insanlar var ve size o kitabı övüyor ise siz de okumak istersiniz. Bu sebeple kitap okuma alışkanlığı bu şekilde de tetiklenebilir.
Kitap okumaktan ya da uzun yazıları okumaktan korkmamak gerekir. Öyle bir alışkanlık haline geldik ki, bir yazıyı okumaya başlamadan ilk önce yazının uzunluğuna bakıyoruz. Eğer uzun ise ‘Amaaan boşver kim okuyacak şimdi bunu, özeti yok mu bunun’ diyoruz. Çağa ayak uyduralım derken, çağın gerisinde kalıyoruz aslında.
O yüzden her daim yanımızda bir kitap olmalı, okumalıyız. Bilgisayar ortamından okuduğunuz yazılar ile, elinizdeki kitaptan okuduğunuz yazılar arasında fark vardır. İkisinden de ayrı zevkler alırsınız. Ön yargılarınızı yıkıp elinize kitap almalı ve önce sevmelisiniz. Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmamalı, ya da kim okuyacak bu kadar sayfayı diyerek içinizden geçirmemelisiniz. Bunu başardığınızda, siz de okumayı sevecek ve okuma alışkanlığı kazanacaksınız.

Kitaplar Hakkında Duymadıklarınız

KİTAPLAR HAKKINDA BİLİNMEYENLER 1.Dünyanın En Uzun Cümlesi   Fransız yazar  Victor  Hugo’nun , 1862 yılında yazdığı  Sefiller  a...